AfformAsyoN
   
  AFFORMATION THERAPY FOCAL / AFFORMASYON TURKIYE ( Acun Tutka )
  AURA RENKLERi
 




Aura Renkleri Ve Anlamları

AURA, Yunanca hafif meltem anlamına gelen Avra sözcüğünden
gelmektedir. Aura canlı bedende bulunan, fizik bedeni saran ve onunla kaynaşan,
kendi özelliklerini barındıran ve yayan enerji alanı yani ışık bedendir.
Gözlemlere dayanarak araştırmacılar aurayı çeşitli katmanlara ayırmışlardır.
Birbirine nüfuz eden, birbirini çevreleyen ardışışık katmanlar halindedir.
Her üst katman bir alttakine göre daha ince maddeden ve daha yüksek
titreşimden oluşmuştur. Araştırmacıların pek çoğu üç ila dokuz
kat aura katmanından bahsederler fakat en yaygın olarak Fiziksel bedenden sonra
gelen katmanlar sırasıyla Eterik, Duygusal, Fiziksel ve Ruhsal Bedenlerdir. Her
aura katmanı kendine has fakat birbirleri ile bağlantılı titreşimler yayar ve
farklı fonksiyonlar sergilerler. İnsanın aura alanı genişledikçe üst
düzeyde bir farkındalık oluşturmaktadır, aura genişletmek üzerinde çalışılmaya
değer bir konudur.

 

Bilim adamları, fiziksel auramızın var olduğunu kabul ederler. Bu bedeni çevreleyen
fiziksel olaylar ve enerji alanıdır.

 

İnsanlar çevrelerine göre genellikle daha sıcak olduklarından, hepimizin
bedenimize yakın hava akımları yaratan termal eğilimlerimiz vardır. Ayrıca çevremizde
elektrostatik ve elektrik iyon akımları da bulunur, çünkü bedenimizden
kızılötesi enerji yayılır. Düşük seviyede elektromanyetik radyasyon
(radyo dalgaları) ve alçak frekanslı radyasyon da yayarız.

 

Bunlunla birlikte auranın renkleri de vardır, renk ve ışıktan oluşmuştur. Bunu
ilk kez 1666 yılında Isaac Newton güneş ışığını cam bir prizmadan geçirerek
göstermiş ve bir gökkuşağı manzarası sergilemiştir. Sonra bu renkleri
ikinci bir prizmadan geçirerek yine berrak beyaz ışık elde etmiştir. Beyaz
rengin bu yedi tayf rengini kapsadığını ispatlamıştır. Aura, bulunduğu atmosferdeki
beyaz ışığı çekerek, renklere ayrıştırıp insan bedeninde varolan güç
merkezlerine iletmektedir. Bu güç (enerji) merkezleri çarka
adıyla bilinmektedir. Ayrıca aura insan ruhunun, aklının gelişmesiyle ilgili olarak
değişik renklerin sahibidir. O anda ki fizik, ruh durumumuz da auramızın renk
ve netliğini etkilemektedir.

4 temel enerji bedeni

Her insan üzerinde ruhsal, zihinsel, duygusal ve eterik olmak üzere
dört temel aura katmanı mevcuttur.

Eterik Aura; Fiziksel bedenden yaklaşık 20 cm . uzaklığındadır
ve şekil ve boyut olarak fiziksel bedene benzer ve hayat enerjisini solar plexus
çakrası yoluyla güneşten, ve kök çakra yoluyla dünyadan
alır. Bu enerjiyi depolayarak, çakralar ve kozmik enerji taşıyan 350.000
görünmeyen enerji odaklarına dağıtır; bunlar da bu enerji ile sürekli
olarak fiziksel beden de akan enerji şebekesini besler.

Organizmanın enerji ihtiyacı tam olarak karşılanmışsa, eterik beden aşırı enerjiyi
çakralardan ve deri gözeneklerinden dışarıya verir.

 

Gözeneklerden çıkan enerji 5- 20 cm kadar uzakta durur ve auranın
bir parçası olan eterik katmanı oluşturur. Bu ışınlar fizik bedeni koruyucu
bir tabaka gibi kuşatır. Hastalık yapıcı mikropların ve zararlı maddelerin bedene
girmesini engeller ve aynı anda çevreye sürekli bir yaşam enerjisi
yayar.

 

Bedenin doğal ihtiyaçlarıyla uyumlu olmayan bir yaşam tarzı (stres, sağlıksız
beslenme, aşırı alkol, nikotin ve ilaç kullanımı) ile birlikte olumsuz
düşünceler ve duygular da eterik yaşam gücünü harcayıp
enerji yayılımının kuvvetini ve yoğunluğunu azaltır. Böylece aura da bir
takım zayıf bölgeler oluşur. Aura görebilen biri auradaki bu hastalık
yapıcı mikropların bedene girmesine neden olan gedikler ve çatlakları
görebilir. Ayrıca, yaşam enerjisi bu çatlaklardan dışarı sızabilir.
Bu yüzden eterik beden sağlık aurası olarak da bilinir ve hastalıklar daha
ortaya çıkmadan yapılan bir eterik beden taramasında teşhis ve tedavi
edilebilirler.

 

Organizmanın yeterli enerji ihtiyacı karşılanmışsa, eterik beden, aşırı enerjiyi
çakralardan ve deri gözeneklerinden geri verir. Gözeneklerden
çıkan enerji akımı, bedenden 5 cm . kadar uzakta durarak eterik aurayı
oluşturur. Bu enerji tabakası, fizik bedeni koruyucu bir kalkan gibi sararak,
hastalık oluşturan zararlı microorganizmaların fizik bedene ulaşmasına engel
olurlar. Bu doğal kalkan sayesinde hastalıklardan korunuruz. Ama neden hasta
oluyoruz dersek; sebep içimizdedir. Sağlıksız beslenme, zararlı madde
kullanımı ve stres gibi olumsuz düşünceler ve duygular, bedenimizi
saran eterik yaşam gücünü harcarlar ve zayıflatırlar. Bu şekilde
oluşan negatif enerji akımlar zararlı mikroorganizmaların bedenimize girmesine
sebep olur. Kısacası hastalıklar fizik bedende oluşmadan önce eterik bedenimizde
ortaya çıkar. Hastalıkları bu düzlemde tedavi edebilirsek, fizik
bedenimiz rahatsızlanmadan hastalıklardan kurtuluruz. Pozitif telkinlerle bedenimizin
sağlığını düzeltebiliriz. Eterik bedenin diğer bir önemli görevi
ise; diğer yüksek enerji bedenleri ile fizik beden arasında aracılık yapmasıdır.
Bu yolla fiziksel duygularımızla aldığımız bilgileri, astral ve zihinsel bedenlere
iletir ve aynı anda yüksek bedenlerden fizik bedene enerji ve bilgi aktarılır.
Eterik beden zayıflamışsa bu bağlantıyı kurmada başarısız olacaktır. Eterik
bedenimizi güçlendirmek için çeşitli terapi şekilleri
uygulama gerekir. Bu terapileri çakralar bölümünde görebilirsiniz.

Duygusal (Mental-Astral) Aura;

Yarıçapı yaklaşık 2.43 m .dir. Bu tabaka insanın, hislerini, duygularını
ve karakterini taşır. Duygularda ki değişiklik bu tabaka aracılığı ile diğer
katmanlara ulaşır.

Duygusal sağlığı yerinde olan bir insanda bu tabaka parlak ve canlı bir renkte
görünür.

Duygusal beden, anlık tüm duyguları yönetir, dünya görüşümüzü
ve gerçeklik algılarımızı şekillendirir. Duygulardaki her değişiklik
astral beden tarafından auraya yayılır. Bu ilk önce çakralardan
daha sonra gözeneklerden geçer. Duygusal aura sürekli hareket
halindedir ve tüm anlık duyguları yansıtır. Korkuları, öfkeleri, yalnızlık
ve terkedilmişlik duygularını bu beden biriktirip toplar, bir nevi bilinçaltı
görevi görür. Dolayısıyla bu tabakadan yayılan titreşimler bilinçsiz
mesajlarımızdır. Bu noktada karşılıklı çekim ortaya çıkar.

Çevremizdeki kendimize çektiğimiz insanlar bu tabaka ile çektiklerimizdir.
Bu nedenle korktuğumuz olaylarla ve görüşmek istemediğimiz kişilerle
karşılaşıyoruz. Kişi içinde karasız korkular taşıyorsa, bu korkuyu destekleyen
korkuları kendine çekecektir, kişi içinde saldırganlık taşıyorsa,
tekrar tekrar öfkelerini su üstüne çıkaracak olaylarla
karılaşır. Bu bedenin görevi bize aynalık yaparak kim olduğumuzu bize göstermektir.
Sonuç olara bir kişi bilinçli bir şekilde ne kadar çok
sevgi ve başarı için çabalarsa çabalasın, bilinçsizce
yarattığı öfke, nefret, kıskançlık duygularının yarattığı frekanslar
yüzünden asla amacına ulaşamamaktadır. Bu sebeple kendimizi kurban
gibi görmekten ve başımıza gelen olaylarda başkalarını suçlamaktan
vaz geçmeliyiz. Bu şekilde düşündüğümüz ve davrandığımız
sürece negatif enerji üretmeye ve istemediğimiz tür olayları
kendimize çekmeye devam edeceğiz. Anlamalıyız ki kaderimiz büyük
ölçüde kendi elimizde, kendimizi değiştirerek yaşantımızı değiştirebiliriz.
Yüksek benlik yaşananları “iyi” ya da “kötü”
diye adlandırmaz. Bizi ilahi kaynaktan ayıran ve acı çekmemize yol açan
duygu ve eylemlerin hangileri olduğunu anlamak için, sırf bunun için
bazı tecrübelerden geçtiğimizi bize gösterir. Doğal dengenin
evrensel yasalarını kavramamıza yardım eder. Bu davranışla, yüksek benlik
“emirleri dinleyerek” en yüksek enerji bedenlerindeki ruhsal
enerjilerin tüm varlığımıza yayılmasını sağlar. Ruhsal bedenin titreşimleriyle
astral bedeninkiler birleştiğinde, astral beden titreşerek düşük frekanslı
olumsuz deneyimlerden kurtulur. Böylece bu deneyimlerle ilgili duygusal
hafızayı ortadan kaldırarak kişi ve olayları çok rahatlıkla affetmemizi
sağlar. Böylece bedendeki olumsuz kalıplar kırılarak yerini sevgi ve neşe
dolu kalıplara bırakır. En yüksek frekans dereceleriyle titreşen atsal
beden, arzu edilen her şeyin gerçekleşmesini sağlayan mucizevi bir yetenek
kazanır.

Zihinsel(Etkin) Beden;

Düşüncelerimizin, yorumlarımızın, akılcı ve sezgisel algılarımızın
hepsini zihinsel beden doğurur. Titreşimleri eterik ve astral bedeninkinden
daha yüksek ve yapısı daha az yoğundur. Şekli ovaldir ve kişi daha yüksek
düzlemlere çıkınca hacmi, astral beden ve duygusal auranın birleşimi
kadar yer kaplayan bir noktaya yükselebilir. Zihinsel bedenin aura yayılımı
birkaç metreye kadar uzayabilir. Zihinsel olarak az gelişmiş bir insanın
zihinsel bedeni sütlü beyaz bir görünümdedir. Belli
belirsiz olan renkler ise mat ve geçirimsizdir. Bir insanın düşünceleri
ne kadar canlıysa ve farkındalığı ne kadar yüksekse ışıyan renkleri de
o kadar canlı ve yoğundur. Bilgiler fizik beden be duygularla zihinsel bedene
aktarılır. Oradan da eterik beden yoluyla astral bedene iletilir. Astral beden
alınan bilgileri duygulara çevirerek zihinsel bedene gönderir. Zihinsel
bedende de bu duygular düşüncelere dönüşür. Astral
beden ve çözümlenmemiş duygusal kalıplar, bilgiyi çarptırarak
yanlı düşünceler oluşturur. Yani akılcı zihin aslında hiçbir
zaman yansız ve nötr olamaz. Zihinsel bedenin asli görevi, ruhsal
beden düzleminden çıkarak ve akılcı zihinle bütünleşerek
evrensel gerçeği yakalamaktır. Üçüncü göz
çakrası ve taç çakrası arasındaki bağlantı yoluya zihinsel
bedenin yüksek derecelerine ulaşılabilir. Zihinsel beden bir kez geliştikten
sonra, ruhsal bedenin aynası olur ve kişi yüksek benliğini idrak eder.

Ruhsal (Spiritüel) Aura;

Yarıçapı ortalama 4.5- 5.5 m . genişliğindedir. En yüksek frekansa
sahip bedendir.

Bu bedenin yayılım alanı geniştir. Enerjiyi insanın üst benliğinden alır,
bu yüzden oradan gelen enerji saftır. Bu enerjiyi kullanabilmek de yeterince
temizlenip düzelmiş çakralar sayesinde olur.

 

Ruhsal Alan; Tanrısal yanımızla bağlantımızı, ruhsal beden aracılığıyla yaparız.

Ruhsal Aura, ki' nin en yüksek derecede frekanslarını içinde barındırmaktadır.
Farklı enerjiler çok daha değişime uğrayarak eterik alan enerjisine dönüşür.
Bu enerji ise fizik bedenden gelen enerjiye dahil olmak üzere eterik alan
aurası sınırları dahilinde korunmaktadır. Fizik bedenin en uzağında yer alan
auraya ruhsal aura denir. Var oluşumuzun kaynağını, hedefini ve yaşamamızın
amacını yalnızla ruhsal beden yoluyla tanıyabiliriz. Kendimizi onun titreşimlerine
açtığımızda, yaşamımız tamamen yeni bir nitelikle zenginleşecektir.

Şifacılar ilk önce eterik aura ile ilgilenerek işe başlarlar. Çünkü
hastalıklar gerek eterik beden üzerinde, gerekse fiziksel beden üzerinde
yer almış olsun, o süptil enerji sistemini bozarak; sağlıklı olan frekansları,
sağlıksız olan frekanslara dönüştürmektedir. Frekans üzerinde
gerçekleşen bu değişim, hasta olan kişinin eterik alan aurasında renk
değişimi meydana getirmektedir. Bu renk şifacının görmek istediğidir. Gözlenen
renkler neticesinde teşhisini gerçekleştirmektedir. Auranın renkleri,
hastalığın oluşumunu, ağırlık derecesini fark ettirerek hasta olan kişinin sağlığını
ve dengesini tekrardan kazanabilmesi için ihtiyacı olan enerjinin türünü
saptamaktadır. Sonra da şifacı olan kişi, ihtiyaç duyulan şifa enerjisini
hasta olan kişiye uygun olan renk kanalıyla projekte etmektedir.

 

İnsanın görebildiği aura eterik auradır. Bu değişik renklerde görülebilir.
Renkler fiziksel ve mental duruma göre değişebilir. İngiliz renk topluluğu
aura'da 4700'den fazla renk olduğunu saptamıştır. Aura ayrıca bitkilerde, hayvanlarda
ve taşlarda da mevcuttur.

Bu enerji sisi, bulutu genelde üçüncü göz denilen
duru görü yeteneği açık olan kişilerce görülebilmektedir.
Semyon Kirlian adlı Rus deneycisi tarafından yapılan fotoğraf makinesi kanalıyla
da bilimsel olarak gerçekliği kanıtlanmıştır. Sonraları bu sistemin ismi
Kirlian fotoğraf tekniği olarak da literatürde kendine yer edinmeyi başarmıştır.

Reiki ile Aura direkt ilgilidir. Reiki aurayı düzene koyar. Her Reiki
uygulamasından önce ve sonra aura düzeltme yapılır. Bu geleneksel
Reiki'nin bir parçasıdır. Aura düzenleme, baştan başlayıp üç
kez ayağa kadar bedenin 20 cm .üzerinden geçilerek yapılır. Hasta
olan kişinin aurasını görmenin üç temel yolu mevcuttur; şifacı
olan kişinin aura görme yeteneğini geliştirebilmesi yoluyla kazanılan aura
görme, aurayı avuçlarında hissedebilme, aurayı duru görü
yoluyla görme şeklindedir . Duygusal beden titreşimlerimizi ruhsal bedenimiz
aracılığı ile aldığımız enerjiler ile birleştirebilir isek olumsuz duyguları
temizlemede yardım alabiliriz. Reiki uyumlaması alarak duygusal bedeni arındırabiliriz,
hissettiğimiz olumsuz duygular olumsuz olaylar yaşamamıza neden oluşturabilir.
Temizlenmemiş duygular ve tıkanıklıklar zihinsel bedende değişmeyen katı yargılar
oluşturabilir. Sağlıklı düşünce yapısından sapmamız ise yaşamımızı,
zihinsel ve fiziksel etkinliklerimizi olumsuz etkileyebilir.

Fiziksel, zihinsel ve duygusal dengemizi sağlayarak olumlu bir yasam için
adım atmış oluruz. Ruhsal beden, evrenden aldığı enerjiler ile beslenen ve bilincimiz
arttıkça oval hali yuvarlaklaşarak daireye dönüşen bedenimizdir.
Bazı insanların yanında huzurlu olmamız ve pozitif enerji hissetmemizin nedeni
o kişilerin gelişmiş ruhsal bedenlerinden kaynaklanır. Çakralar bölümünde
Çakralarımızın işleyişini incelerseniz bu bütünleşik sistem
içerisinde sorunlarımızın başlangıç noktalarını tespit edebilir
ve Reiki yardımı ile bütünsel şifa çalışmaları yapabilirsiniz.

AURA Görmek

 

Eterik alan aurasının fiziki olarak görülmesi için araştırmacılar
dört şartın yerine getirilmesinin gerekliliğini savunmaktadırlar. Bunlar;

 

*Gözlemci kişinin alfa - teta dalgaları seviyesinde bulunması,

*Anahata (Kalp) Chakrasının açık olması,

*Odanın veya ortamın karartılmış olması, aurasına bakılacak kişinin koyu renk
bir fonun önünde oturması,

*Gözlemcinin kendini asla zorlamadan, gözlerini odaklamadan bakması
şeklinde belirtilmektedir.

 

Auranın en çabuk olarak görüldüğü bölgeler başın,
ellerin ve ayakların çevresidir.

 

Aslında herkes aura görebilir. Kimi insanlar gerçekten gözleri
açık olarak aurayı görmektedir, kimi insanlar ise gözlerini
kapatarak hissederler.

Aura genelde hastalıkların belirlenmesinde kullanılır. Çünkü
aurada bulunmayan ya da silik olan renkler hasta olan kişinin ihtiyacı olan
renklerdir. Böylelikle de hangi chakranın ne renge ihtiyaç duyduğu
kolaylıkla belirlenir.

 

Kendi auranızı görmekle işe başlayabilirsiniz bunun yolu ise; loş bir ortamda
ayna karşısına geçerek rahat bir pozisyonda durarak kendinizi sıkmadan
(kendinizi sıkmak enerjinizi düşüreceğinden kendinizi yormamalısınız)
gözlerinizi kısık tutarak aynı bölgeye odaklanın aynı noktaya bakabildiğiniz
kadar odaklanıp bakın. Belli bir süre aşımından sonra aura renklerini görebilirsiniz.
En belirgin bölgeler başınızın üzeri, el ve ayak bölgelerinizde
olacaktır.

 

Başka birisinin aurasını görmek için ise yapmanız gereken uygulama;
görmek istediğiniz kişiden beş - altı adım kadar aralıklı durun ve yüz
yüze bakın. Daha sonra kendi elinizi sürtme şeklinde ısıtın ve karşınızdaki
kişinin de aynı şeyi yapmasını isteyin, gözlerinizi kapatarak ellerinizi
avuç içleriniz birbirine bakacak halde havada karşılıklı gelecek
şekilde değmeden tutun ve akan enerjiyi top kitlesi oluşturacak şekilde hissederek
tutun. Bu enerjiyi karşınızdaki kişiye uzatarak gönderin, o kişiden de
size akan enerjiyi hissedin, ellerinizi karşılıklı dokunma şeklinde birleştirin,
daha sonra ellerinizi çekin ve enerjinin yoğun olduğu parmak uçlarınızdan
enerji alış verişi yapın. Şimdi karşınızdaki kişi ellerini yere doğru yavaşça
indirebilir. Elinizi karşınızdaki kişinin başı üzerine uzatarak enerji
ısısını hissedin artık aurasını görebilirsiniz. Grup olarak aura görmek
içim aynı işlemi otuzar santimetre aralıkla daire oluşturacak şekilde
oturup yapabilirsiniz.

 


AURA Renkleri

Auranın taban renkleri gökkuşağının renklerini içerir ancak aurada
gökkuşağına ait olmayan renkler de vardır.

KIRMIZI : Potansiyel:Liderlik

 

Bu güçlü bir renktir.İnsana güçlü bir ego
ve başarılı olmak için güçlü bir arzu verir. Pozitif
hallerinde taban rengi kırmızı olan kişiler başkalarına esin verecek enerji,
karizma ve dürtülere sahip oldukları için genellikle sorumluluk
isteyen, liderlik konumlarına otururlar. Sevgi dolu ve sıcak kalpli olurlar
ayrıca fiziksel olarak da güçlüdürler. Negatif hallerinde
ise asilik, hırçınlık, isyankarlık, öfkeli tutum, kötü
niyetlilik, yıkıcı tavırlar hatta nefrete kadar varan özellikleri taşırlar.
Fakat kırmızı renk çok koyu tonda ise asil davranışlardan yoksunluk,
egoistliğin göstergesidir. Koyu kırmızı renk aynı anda ihtirasında işaretçisidir.
Sisli bir görünüm alırsa ihtiras titreşiminin kirli ve sağlık
dışı olduğu manasına gelmektedir. Özünde kahverengi ton bulunan kırmızı
renk korkunun; kahverengi ton koyulaşarak siyaha döndüğündeyse
negatif titreşimli niyetin habercisidir. Kırmızı rengin içerisinde hafif
sarımsı tonda bir renk olması halinde istem dışı duygu ve istekleri sergilemektedir.
Açık kırmızı renk sinirli bir yapıyı simgeler. Parlak, berrak kırmızı
renk tonu ise canlı enerjiyi, eli açıklığı, fizik sağlığı da belirtir.
Parlak, gül rengi tonu ise evlat sevgisini, yuva sevgisini simgelerken,
kırmızının pembemsi tonu ise, mutluluk, huzur, yumuşak yürekliğin habercisidir.

 

TURUNCU : Potansiyel: Uyum ve İşbirliği

 

Turuncu şefkatli bir renktir. Genellikle sezgileri güçlü, dokunmayı
seven ve anlaşılması kolay insanların rengidir.Bu kişilerin yanında başkaları
kendilerini rahat hisseder. Düşünceli, pratik ve ayakları yere basan
kişilerdir. Bu renk en berrak tonda bulunduğu zaman taşkın güç potansiyelini
ve canlılığı göstermektedir. Turuncunun olumsuz konumu kırmızı tonlarına
kaçtığı zamandır ve ben-merkezcilik, egonun habercisidir. Tembellik ve
“hiç umurumda değil” tavrının yansımasıdır.

SARI: Potansiyel: Yaratıcılık ve zihinsel parlaklık.

 

Taban rengi sarı olan kişiler heyecanlı, değişken ve heveslidirler. Hızlı düşünürler,
başkalarını eğlendirmeyi ve eğlenmeyi severler. Sosyaldirler ve uzun uzun sohbet
etmeyi severler. Her türlü konuda konuşabilirler. Parlaklaşıp altın
rengi tonuna doğru değişim gösterdiğinde zekada yükselme, ruhsallık
aracılığıyla gerçeklenen arınmayı göstericidir. Sisli veya çamurlu
gibi olan sarı renk ise cin düşüncelere sahip olmayı, kurnazlığı,
açgözlülüğü ve ben merkezci egoistliği gösterir.
Bu olumsuz durumda utangaçlığı ve yalan söyleme eğilimini de ortaya
çıkarır.

YEŞİL : Potansiyel: Şifa

 

Dengeselliğin rengi olan yeşil aynı anda kalbin de yansıtıcı rengidir. Zümrüt
renginin tonlarına büründüğünde şifayı temsil eder. Eğer
birinin aurasında zümrüt yeşili rengi çokça bulunuyorsa,
o kişinin şifa yeteneğine sahip olduğunu ve şifa sanatıyla alakalı olduğunun
habercisidir veya o alan üzerinde uygulamalar yaptığının belirtisidir.
Işık tayfının merkezi rengi olan yeşil bir insanın aurasında görüldüğü
takdirde ahenk, denge, uyum, esnek davranışların göstergesidir. Yeşilin
tüm açık tonları uyumlu olmayı, barışçı yapıyı, yakın alakayı
ifade eder, genellikle anlaşması çok kolay insanlardır ama gerekli olduğu
zaman son derece inatçı olabilirler. Negatif anlamda ise aşırı bencilliğin,
tam bir egoistliğin göstergesidir. Fakat yeşil renk çamurlu veya
sisli gibi gözüküyorsa, o kişide üç kağıtçılığı
ve açgözlülüğü sergilerken; kahverengimsi bir tona
döndüğünde ise kıskanç davranışların habercisidir. Bu
negatif çizgiler kişinin katı ve olaylara karşı esneklik olmamasının
nedenidir.

MAVİ : Potansiyel: Değişkenlik

 

Bu kişiler genellikle pozitif ve hevesli oldukları için mavi taban rengi
olarak harika bir renktir. Bu rengi taşıyan kişilerin auraları geniş ve parlaktır.
Herkes gibi iniş ve çıkışları çok olmasına rağmen zorlukları kolaylıkla
aşarlar. Yürekleri her zaman genç kalır. Samimi ve dürüst
olup akıllarındakini söylerler. Oldukça eski zamanlardan itibaren
dini duygu ve sezgisel anlayışın sembolü olarak kabul gören mavi rengi
en yüksek seviyede Üçüncü Gözle, yaratıcılık,
ilham ve zekanın daha yüksek formsal titreşimi ile ilişkilidir. Mavi renk
şifacının ilk görebildiği renklerden biridir.

ÇİVİT MAVİSİ

Potansiyel: Başkalarına karşı sorumluluk

Aurada mavi, çivit mavi tonda renge doğru koyulaştıkça sadık bir
kişiliğe, dini inançları olan birinin karşımızda olduğunu haber verir.Sıcak,
şifa veren ve doyurucu bir renktir. Taban rengi çivit mavisi olan kişiler
genellikle insanı yardım konularıyla ilgilenirler. Başkalarına yardım etmekten
ve sevdiklerini çevrelerinde görmekten hoşlanılırlar. Sevdikleriyle
beraber çok mutludurlar. Hayır demeyi başaramazlar ve bu yüzden
de çok istismar edilirler. İşlere başlama konusunda çok iyidirler
ve heveslidirler ancak bitirmeleri aynı azimle gerçekleşmez. İçerisinde
kahverengi tonları veya siyah tonlarına yakın renkleri barındıran mavi rengin
negatif tarafıyla dini duygularda, ruhsallığın karanlık yönlerine doğru
bir sapmanın belirtisidir

MENEKŞE MORU :

Potansiyel: Tinsel ve Entelektüel gelişme

Kırmızı rengin ve mavi rengin karışımlarının oluşturduğu mor menekşe rengi çok
yüce ruhani hedefleri ve ruhsal gücü simgelemektedir. Ruhsal
tekamül yolunda çok ilerlemiş birinin aurasında menekşe rengi ağırlıklı
olarak görülür. Taban Rengi menekşe moru olan kişiler yaşamları
boyunca tinselliklerini geliştirirler. Öğrenmeye ve bilgelikleri arttıkça
auraları da genişler ve parlar.O hep asil bir kişilik yapısını, kraliyet rengini
temsil ettiği gibi, aura üzerinde bir yalıtıcı ve arıtıcı olarak da işlev
yapar. Ortak bir renk olmadığı için her aurada gözükmeyebilir.
O yüksek alemlerden yansıma yapan bir renktir, sadece spiritüel üstatlarda
görülmektedir. Eflatun tonuna doğru kaçtığında yüksek
ruhsallığı ve canlılığı, leylak rengi tonuna doğru derinleştikçe de şefkati
ve özverili bir kişiliği simgeler. Üstadın tekamülü esnasında
pozitife doğru ilerleme oldukça da oradan yayılarak ışık aracılığıyla
bütün aurayı doldurarak, kendini hissettirir. Bu rengin negatif çizgisi
başkalarına itici gelen bir üstünlük taslama olarak ortaya çıkabilir.

KAHVERENGİ :

Potansiyel: Sağlık sorunları

Renk çarkı içerisinde yer almayan, fakat tüm renklerin karışımından
oluşan bir renktir. Bazı kişilere göre ona işadamlarının rengi de denilmektedir.
Lakin genelde fiziksel hastalıkları algılattıran bir renk olduğu için
aurada görülmesinde olumsuz etkileri hissedilebilir. Şifacıların çoğu
kahverengi renk ile negatif beşeri özellikler arasında bağlantı kurmaktadır.
Bu renk gözüktüğünde cimriselliği, açgözlülüğü
ve alt düzeydeki maddi içgüdüleri simgeler. Bir şekilde
titreşimsel etkileri en üst seviyeye ulaşır. Bu da altuni kahverengi tonda
olduğu zamandır ve o zaman çalışkan, organize ve yöntemli bir karakteri
simgelemektedir.

SİYAH :

Potansiyel: Yaşamı reddetme

Her cins seviyede karanlığın habercisi olan siyah aynı anda ışığın yokluğu anlamına
da demektir. Tek istisna hali ise fizik bedenle eterik beden arasında dar bir
bant şeklinde görüldüğündeki halidir. Buna fiziksel aura
demekteyiz. Bu, aurayı doldurduğunda yaşamı, yaşamın kendisini yadırgamak hatta
reddetmek manasın gelmektedir. Başka bir şekilde aura içinde çizgiler
halinde gözüktüğünde pozitif yönleri öldürür.

GRİ-GÜMÜŞ :

Potansiyel:

Potansiyel: Sıradanlık

Gri-Gümüş aurada pek rastlanan bir taban rengi değildir. Bu kişilerin
hayal güçleri kuvvetli olup büyük fikirlerle doludurlar
ama ne yazık ki bunları hayata geçiremezler. Yeterli motivasyonları yoktur.Bu
renk ise durgunluğu, donukluğu, alışılagelmiş bir karakteri sergileyen bir renktir
denilebilir. Fiziki seviyede de donukluğu, durgunluğu belirttiği gibi, pek çok
zaman hastalıklarla beraber gözüken insanın canlılıktan yoksunluğunu
da simgelemektedir. Koyu ve kurşuni tonlarda hale gelmesi ise korkulara, karmaşalara
hatta hastalık derecesine varan karamsarlığa habercidir. Bu renk aura içerisinde
gözüktüğünde ise, güven eksikliğini hatta beraberinde
aldatıcı kişiliği simgelemektedir. Ancak bir kez motive olma şansını yakalarlarsa,
bu kişilerdeki gelişmeler sevinç verici başarılar haline dönüşebilir.

ALTIN :

Potansiyel: Sınırsız

Bu taban rengi açısından en güçlü renktir. İnsanlara
geniş boyutlu projeleri ve kafalarına koydukları her şeyi gerçekleştirme
gücü verir. Karizmatik, çok çalışkan, sabırlı ve kendilerine
amaç belirleyen kimselerdir. Yaşamda en büyük başarılarını
geç kazanırlar.

PEMBE:

Potansiyel: Finansal ve maddi başarı

Bu narin görünümlü renk inatçı ve kararlı insanların
auralarının taban rengidir. Bu kişilerin çıtaları yüksektir ve sarsılmaz
bir karalılıkla amaçlarının peşinden giderler. Güç ve sorumluluk
gerektiren mevkilere gelmeleri rastlantı değildir. Aslında derinliklerinde alçakgönüllü,
sakin, sevgi dolu, nazik, ve şefkatli bir kimlik barındırırlar. Sevdikleri çevresinde
olduğu zaman çok mutlu olurlar.

BRONZ:

Potansiyel: İnsancıllık

Bu sonbahar renkli taban rengi, neredeyse paslı olan görünümüyle
çok çekicidir. Taban rengi bronz olanlar başkalarına özen
gösteren, insancıl ve yardımsever insanlardır. Yumuşak kalpli ve cömerttirler.
Hayır demeyi bilemezler ve istismara çok uğrarlar.

BEYAZ :

Potansiyel: Aydınlanma ve esin

Beyaz saflığın rengidir ve taban rengi olarak çok az görülür.
Tüm renkler beyazdan geldiği için diğer anlamda ışığın rengidir.
Bu kişilerin egoları neredeyse yok gibidir.Kendilerinden çok başkalarının
iyiliği için çalışırlar. Ruhsal anlamda ise mükemmeliyet,
birliğe ve bütünlüğe ulaşmanın, aydınlanmış erdem sahibi varlıkların
kendisini anlatma şekli beyaz rengin ortaya çıkması neticesinde olmaktadır.

ŞİFA Seansında AURA'ya Renkle Tedavide Bulunma

 

Şifa düzeylerini ilerletmiş şifacılar enerji gönderimi esnasında enerjinin
rengini de seçebiliyor ve bu renk enerjilerini aura alanına göndererek
çeşitli rahatsızlıkları bu yolla tedavi edebiliyorlar.

KIRMIZI : Alanı yüklemek, kanseri iyileştirmek, soğuk bölgeleri ısıtmak,

TURUNCU: Alanı yüklemek, cinsel potansiyeli arttırmak, bağışıklık sistemini
güçlendirmek,

SARI:İkinci şakraya yükleme yapmak, dumanlı zihni temizlemek,

YEŞİL: Dördüncü şakraya yükleme yapmak, dengelemek, genel
şifa vermek,

MAVİ: Sakinleştirme, huzur vermek, korumak,

MOR: Ruh ile bağlantı kurmak,

ÇİVİT: Üçüncü gözü açmak, zihni
temizlemek,

LAVANTA: Alanı zararlı maddelerden arıtmak,

BEYAZ: Alanı yüklemek, barış ve huzur sağlamak, acıyı dindirmek,

ALTIN: Alanı güçlendirmek,

GÜMÜŞ: Alanı temizlemek

SİYAH: Hastayı lütuf, sessizlik ve Tanrı ile barış haline sokmak

MAVİ_MOR: Derin doku ve kemik çalışmasında acıyı dindirme ve aura alanını
geliştirmek amacıyla kullanılır.



Bilindiği gibi içinde yaşadığımız bedenimiz, fızikoşimik yasalarla işleyen
canlı biyolojik bir yapıdır. Biyolojik bir madde kütlesi olarak kullandığımız
beden, ruhsal deneyimler için müteal düzeyde oluşturulmuş bir yapıdır. Maddenin
temel özelliklerinden biri olan elektriksel ışıma olayı, bizim bedenimiz içerisinde
de cereyan etmektedir. Bede­nimizin çevresinde iki ayrı kanaldan olmak üzere
değişik vibrasyonel fark­lılıklarda ışıma oluşmaktadır. Bunlardan birine esiri
beden, ötekisine AURA diyoruz. Aura' yı iyice anlaya­bilmek için esiri bedeni
tanıyıp bilmemiz gerekir.

ESİRİ Beden :

Esiri beden, tamamen fizik yasalarına bağlı olarak, bireyin vücu­dunun derisinden
10-15 cm. kadar genişlikte olmak üzere, değişik vib­rasyondaki ışımalardır.

Esiri beden kanalıyla, mantal düzeydeki değişiklikleri, organ ra­hatsızlıklarını,
bedensel gerilim ve stresleri algılamak mümkündür. Sağlık koşullarına bağlı
olarak değişen esiri bedenden ruhsal tedavi ve şifacılıkta yararlanılır. Esiri
bedende renkler kararlıdır, ve değişimler sadece tonlar düzeyinde kalır.

Kol ve Bacaklar : Mavimsi Gri. Gri, Mor,

Baş ve Omuzlar : Pembe, açık mavi olarak değişir.

AURA:

İncelendiğimiz kadarıyla Esiri Bedenin kararlı ve bedensel bir ışıma olduğunu
anladık.

Aura konusuna gelince onun tanımını şöyle yapabiliriz: Beden aracılığıyla her
türlü ruhsal etkinliğimizin vibrasyonel olarak yansıdığı ve dışarıdan gelen
titreşimleri gene beden vasıtasıyla ruhsal mekanizmaya aktaran bir ışın duvarıdır.
Aura, bizim genel ruhsal realitemizi, tekamül düzeyimizi ve o andaki tasav­vurlarımızı,
ruhsal gerginliklerimizi görebileceğimiz bir televizyon ekranı gibidir. Sadece
bizlere özgü bir ışıma olayı değildir, hayvanlarda ve bitkilerde de vardır.
Kısacası şuurlu her varlığın bünyesinde aurası vardır.

Auranın dili renklerdir; çünkü, bu ışıma olayı sürekli değiş­ken titreşimlerden
oluşur. Auranın işlevi, şuurlu varlıklar arasında, kontrol, denge ve haber­leşmedir.
Bu kontrol ve haberleşme nasıl olmaktadır? Her şuurlu varlık ruhsal düzeydeki
etkinliğini sürekli olarak bedenlerine ve oradan auralara yansıtırlar. Auralar
birbirleri arasında sürekli bir iletişim halindedir. Bizler bu iletişimi farkında
olmadan otoma­tik olarak kurmaktayız. Örneğin; insanlar arasında sempati ve
antipatinin oluşumu. Bitkilerde bu sürekli vardır ve onların genel yaşam gerçekle­ri
ve haberleşmeleri bu düzeyde cere­yan eder. Hayvanlar da aynı şekildedir.

Renkler:

Auradaki değişik titreşimler farklı renkleri içerir. Her rengin kendine özgü
özel bir kodu ve yorumlanması vardır.

AURA'Daki Temel Renkler

Kırmızı

Turuncu

Sarı

Yeşil

Mavi

Mor

Kahverengi

Gri

Kırmızı: Genellikle sağlıklı bireylerin ve yardım etmeyi sevenlerin auraları
kırmızı olur. Bu tür kişilerde önderlik duygusu kabarıktır.

Bulanık Kırmızı: Kötü huylu, ahlaksız kişilerde mevcuttur.

Donuk Mat Kırmızı: Sinirli, huysuz, stresli, çok duygusal çalkantı içinde olanların
göz çevresinde çok kuvvetlidir.

Turuncu: Akılcıl, realist ve tutucu insanlardır. Bu insanların yaptıkları eylemler
genellikle olumludur ve bu eylemleri akıl düzeyinde program­larlar.

Sarıya Kaçan Turuncu: Şahsiyeti kuvvetli olanlarda, polemiğe girmeyi. araştırmayı
seven insanlarda mevcuttur.

Sarı: Tekamül düzeyi yüksek olan insanlarda bulunur. Bunlar güvenilir, temiz,
sempatik. olduğu gibi görünen tiplerdir.

Altın Sarısı: Sarı rengin üzerindeki özelliklere sahip insanlarda altın sarısı
renk egemendir.

Kahverengi Sarı: Negatif tipli ve büyüklük kompleksi olan kimselerde görülür.

Kırmızı Sarı: Fiziksel olarak güçlü ve zeki kimselerde bulunur.

Yeşil: Hayvanları, bitkileri seven insanlarda ve bedensel değerlere önem veren
kişilerde bulunur. Yeşilde hafif kırmızılık varsa bunlar aptal ve zeka noksanlığı
olan tiplerdir.

Mavi: Sağlıklı, dengeli, istikrarlı tipler­de vardır. Güvenilir ve otorite
sahibi kimselerde bulunur. Mavide sarılık egemen ise; bunlar istikrarlı ve iradeli
bireylerdir. Mavide kırmızılık varsa, o kişide cim­rilik ve madde arzusu bağımlılığı
gelişmiştir.

Mor: Bu tipler, ruh hastaları ve yardı­ma muhtaç, elinden tutulması gere­ken
bireylerdir. Bunlar yalancıdırlar. Morda kırmızılık varsa, olduğundan değişik
görünen tiplerdir.

Kahverengi-Gri: Tekamül düzeyi genellikle geri tipli varlıklarda vardır. Kahverengi
renk egemense, bunlar ihtiraslı, nefsani tiplerdir. Gri tip egemense, amacına
ulaşmak için herşeyi çıkarı için kullanan tiplerdir. Gride kırmızılık varsa,
bunlar dalkavuk tipli insandır.

Yapılan Deneysel Tecrübelerde Meydana Çıkan Renklerin Etkileri Renkler arası
sempatizasyon:

Sarı ve kırmızı uyum sağlıyor. Turun­cu ve mavi uyum sağlıyor. Kahveren­gi
ve gri uyum sağlıyor. Mor renk yal­nız kendiyle uyum sağlıyor. Kırmı­zının egemen
olduğu mavi, yeşille uyum sağlıyor. Yeşil aynı zamanda sarıyla dengeye giriyor.

Renkler arası antipati :

Kahverengi ve gri bütün renklerde polarize oluyor (itişiyor).

Yeşil renk, sarı ve kırmızıyla itişiyor.

Turuncu kırmızıyla uyum kuramıyor.

Maddesel formların renkleri ve bireyler üzerindeki etkisi:

Kırmızı: Fiziksel kuvveti dürtülüyor, heyecan ve inatçılık artıyor, kuşkucu­luğu
kuvvetlendiriyor.

Turuncu: Sakinleştirici, vibrasyon­ları yumuşatıcı ve hissettirici oluyor.

Mavi: Zihinsel melekeyi arttırıyor, ferah­lık sağlıyor, bitkiler için çok geçerli
ve etkileyici bir renktir.

Yeşil: Psikolojik bir yatıştırıcı, bedeni gerginlikleri yumuşatıcı, derinlik
veren, düşünce perspektifini kısan bir renktir.

Sarı: Ruh ve beden ilişkisinin dü­zenlenmesinde yardımcı olan bir renk­tir.
Düşünceyi ve şuur alanının ufkunu genişleten renk olarak kabul edilir.

Auraların değişiminde varlığın ruhsal durumunun çok büyük bir önemi vardır.
Sizin antipatik bulduğunuz bir kişinin bu durumu, onun aurasındaki vibrasyon
düşüklüğünden değil de, si­zin o devre içerisindeki ruhsal duru­munuzda bazı
iniş ve çıkışların sıklaş­masından oluşmuş olabilir. Birtakım sıkıntılar geçirmiş
olabilir­siniz, bazı konulara bağlanmış, bazı yan tesirler altında kalmış olabilirsiniz
ya da şuur altında bazı program değişiklikleri (bozuklukları) olmuş olabilir.
Bunlar sizin psişik niteliğinizde, kalitenizde birtakım değişiklik­ler oluşturabilir
ve auranızın karşı aura ile kontaktına engel olabilir, sizi yanıltabilir.

Bazen insan kendi çocuğunu bile sevmez. Bakarsınız bir saat sonra tekrar bir
yayılma ortaya çıkar, sanki siz o insan değilsinizdir. Zaman za­man kendimizden
bile sıkılırız. Karşı­mızdaki kişiyi antipatik buluşumuzun bir nedeni de, onunla
bir aura girişimi yapamayışımızdandır.

Diyelim ki, gerekli girişimi yaptık, fakat o arkadaşımız bizim bulunduğumuz
durumda değil ya da onu da bir tarafa bırakalım; bu kez gerçekten auralar arasında
girişim olmayacak tarzda düzey, vibrasyon farkı vardır. Bunu kabul edeceğiz.
Ne kadar uğraşsanız olmaz ve yürümez, bağdaşamazsınız.

Büyük hüsranla biten evlilik­lerin, ortaklıkların, çabuk bozulan ya da yürümeyen
dostlukların nedeni bu­dur. Düzey farkı vardır. Yaklaşmak uzaklaşmak farklı
şeydir, üst ve alt seviyede bulunmak ayrı şeydir. Bu yükseliş çok zordur çünkü
planlar fark­lıdır. Aynı planda birbirine yaklaşmak daha kolaydır. Fakat giderek
ayrılıklar başlar ve irtifa kaybedilirse, ara açıl­mışsa, çok zor düzelir.

Siz fedakarlık yaparsınız, irti­fa kaybedersiniz, kendinizi feda eder­siniz,
gene tutmaz. Bir süre sonra tekrar siz kendi düzeyinize veya o ken­di düzeyine
dönmek zorundadır. Uyum sağlamanız için o, sanki bir ba­lon gibi yükselmelidir.
Başka ça­resi yoktur. Ancak o zaman uyum sağlanacaktır. Bunun için de insa­nın
ağırlıklardan, yani benliklerin­den kurtulması gereklidir. Bu da zordur çünkü;
varlığın en büyük en­dişesi ve kaygısı, benliğini kay­betme korkusudur. İnsanın
en geliş­tiği an, elindeki malzemesinin yok ol­duğu andır. Bütünleşmek, birliğe
katılmak böyle olur. Bütünleşmek, benliğe ait her şeyi terk etmektir. Bunu,
yani planın eli ayağı olmayı başaran bireyin, kendini kanıtla­ma isteği de ortadan
kalkar.



18/11/2011-00:08 © : www.afformasyon.tr.gg
 

 
  Tüm 77614 ziyaretçi (147144 klik) kişi burdaydı! © 2008-2012 / MASCAK AJANS Bursa Turkey/TR  
 
© 2008-2012 / MASCAK AJANS Bursa Turkey/TR     AfformAsyoN    Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol